ATILAN HER GOL KURŞUN, TUTULAN HER TOP VATAN MÜDAFAASI… GENERAL HARİNGTON KUPASI
16 Şubat’ta sinemalarda olacak “Zaferin Rengi” filminin konusu olan “General Harington Kupası” nasıl kazanıldı? Bu kupanın önemi nedir? Bu yazımızda sizlere bu kupanın milli mücadeledeki yerini ve bu kupanın ne olduğunu anlatmak istedik.
HEM HAVAN TOPU, HEMDE FUTBOL TOPU
Bedri Gürsoy’un “Hem havan topuyla, hem futbol topuyla savaş kazanan tek ülke biziz” sözlerinde bahsettiği General Harington Kupası, 29 Haziran 1923 Tarihinde Taksim Stadında İngiliz işgal kuvvetleri Başkumandanı General Charles Harington’ın meydan okuması üzerine İşgal kuvvetleri takımı Coldstream Guards takımı ile Fenerbahçe arasında oynan futbol maçıdır. Maçı Fenerbahçe 2-1 kazanmıştır.
MAÇ ÖNÜ YAŞANANLAR VE İNGİLİZLERİN HAZIRLIKLARI
İngiliz Başkomutan Harington kendi adını taşıyan kupa için oynayacak takımı seçmek amacıyla bir hazırlık turnuvası düzenlendi ve bu turnuva sonunda üç takım ön plana çıktı: Irish Guards, Grenadiers Guards ve Coldstream Guards. General bu üç takımın en iyi elemanlarının iyi bir çalışmaya tabi tutulmaları emrini verdi. Ayrıca General Cebelitarık ve Mısır’daki İngiliz askerî güçlerinden, hepsi profesyonel birer futbolcu olan dört oyuncu getirtmişti. Harington bu takımın adının “Coldstream Guards” olmasını istedi.
General’in gazeteye verdiği ilan:
“Gardler Muhteliti Türk kulüplerine meydan okuyor. Galibine, Başkumandanın adını taşıyan büyük bir kupa verilecek bu maça Türk kulüpleri diledikleri gibi takviye de alabilirler.”
Fenerbahçe’nin generale cevabını gazeteye şu ilanı vererek gönderdi:
“Fenerbahçe Kulübü yalnız kendi kadrosuyla bu maçı şartsız olarak kabul eder.”
Bu millî Özgürlüğe Yürüyüş maçında her ne kadar Galatasaraylılar “Aslan Nihat Bekdik dahil tüm kadromuzdan istediğinizi kadronuza dahil edebilirsiniz. Yeter ki şu mağrur İngilizleri yenin” deseler, Beşiktaş da yenilenmiş kadrosunu teklif etse de, Fenerbahçeliler “Teşekkür ederiz! Şu an kadromuz formda ve onları yenebilecek güçteler. Ama bu dostluğunuzu asla unutmayacağız.” sözleri Galatasaray ve Beşiktaşlılar üzerinde büyük bir millî direniş etkisi yaratmıştır. Galatasaray Lisesi önünden öğrenciler ve Beşiktaşlı gençlerin Türk bayrakları ile bu maça gitmeleri bunun en büyük göstergesidir.
Fenerbahçe bu maça şu kadrosuyla çıktı: Şekip Kulaksızoğlu, Hasan Kamil Sporel (Kaptan), Cafer Çağatay, Kadri Göktulga, İsmet Uluğ, Fahir Yeniçay, Sabih Arca, Alaattin Baydar, Zeki Rıza Sporel, Ömer Tanyeri, Bedri Gürsoy.
MAÇ GÜNÜ VE MAÇTA YAŞANANLAR
Taksim Stadı, çoğu İstanbullu hayatlarında ilk kez futbol maçı izleyecek erkek ve kadınlar la hınca hınç doluydu. İstanbul terbiyesi gereği sahanın etrafına dizilen sandalyelerde hanımlar oturuyordu, erkekler ise ayaktaydı. Bu maçı izlemek için “Iron Duck Zırhlısı” ile özel olarak gelen Malta Valisi Lord Plummer de General Harington’la birlikte şeref köşesindeki yerini almıştı. Şeref köşesinin önündeki masanın üzerinde de maçın galibine verilecek olan “General Harington Kupası” duruyordu.
Fenerbahçe bu tarihi maça, şu ünlü kadrosuyla çıktı: Şekip Kulaksızoğlu- Hasan Kamil Sporel, Cafer Çağatay- Kadri, İsmet, Fahir- Sabih, Alaeddin Baydar, Zeki Rıza Sporel, Ömer Tanyeri, Bedri Gürsoy.
Hakemin düdüğüyle maç başladı. İngiliz takımı inanılmaz bir bilenmişlikle oynuyor ve Fenerbahçe kalesine atak üzerine atak yapıyordu. Maçın ilk yarısı Fenerbahçe’nin 1-0 mağlubiyeti ile sona erdi. Tribünlerde bir hayal kırıklığı vardı, derken kale arkasındaki gençlerin bulunduğu tarafta “Dağ başını duman almış” adlı marş söylenmeye başlandı. Marş kısa sürede Türklerin olduğu tüm tribünlere yayıldı. Yeni bir coşku hakimdi şimdi Taksim’e. Fenerbahçe takımı yoğun alkış ve tezahürat altında ikinci yarıya başladı.
60. dakikada Zeki Rıza’nın golüyle beraberliği yakalayan Sarı Kanarya bundan sonra daha da açıldı. 74. dakikada yine Zeki Rıza (Sporel) çok sert bir şutla Fenerbahçe’yi galip duruma yükseltti. Tribünlerde kırmızı, beyaz, sarı, siyah ve lacivert renkler birbirine karıştı ve İstanbullular sevinçle haykırdı: Goooooool. Fenerbahçe maçı 2-1 kazandı. Maçtan sonra işgal orduları Başkomutanı General Harington, adını taşıyan bu büyük gümüş kupayı Fenerbahçe takım kaptanı Hasan Kamil Sporel’e verirken Taksim Stadı’nda fesler havada uçuşuyor ve yer yerinden oynuyordu adeta. Fenerbahçeli futbolcular, ellerinde General Harington Kupası olduğu halde seyircilerin omuzları üzerinde stattan çıkarılmışlar ve Beyoğlu caddelerinde, büyük sevgi gösterileri arasında dolaştırılmışlardı. İstanbul aslında özgürlüğünü kutluyordu.
Bu galibiyet, millî bir zafer etkisi uyandırdı. Nitekim maç gecesi Lozan Konferansı’nda bulunan Türk Heyetine de bu galibiyet haberi ulaştığında heyet başkanı İsmet Paşa tarafından Fenerbahçe kulübüne; “Heyetimiz namına hepinizi meserretle tebrik eder, gözlerinizden öperim.” diye bir kutlama telgrafı gönderdi. İşgal orduları ise kısa bir süre sonra, sessizlik içerisinde İstanbul’u terk ettiler…